ASTP BAŞKANI KIR: REFAH KAPISI MI, GÜNAH KAPISI MI? ![]() ASTP BAŞKANI KIR: REFAH KAPISI MI, GÜNAH KAPISI MI? 7 Ekim’den bu yana Filistin-İsrail savaşı sebebiyle Gazze halkının Mısır tarafına geçişini, ya da insani yardımların Gazze’ye ulaşımını sağlayan Mısır’ın kontrolünde ki Gazze’ye tek giriş ve çıkış kapısı olan Refah sınır kapısının Mısır yönetimi tarafından kapalı tutulmaktadır. Siyonist İsrail’in düzenlediği hava saldırılarında Refah kapısının hedef alınması, kapının açılması durumunda Gazze tarafında bekleyen binlerce Filistinlinin Mısır tarafına geçmesi endişesiyle Refah sınır kapısının giriş çıkışa kapalı tutulması sebebiyle Gazze’de bebekler, çocuklar, yaralılar açlık, susuzluk ve ilaçsızlık sebebiyle ölüme terk edilmektedir. Bir tarafta bebeklerine süt mama bulamadığı için çaresizlikten kıvranan anneler, ilaç ve sağlık malzemeleri olmadığı için ameliyat olamayan yaralılar can çekiştirirken, diğer taraftan yiyecek içecek kıtlığından otlarla veya yenilmesi haram olan hayvanları yiyerek hayata tutunmaya çalışanların varlığı bilindiği halde; İsrail’in tehdidine boyun eğme zilletine katlanmak, Gazze halkının ölümüne seyirci kalmak İsrail’in Vicdansızlığına ortak olmak demektir. 7 Ekim 2023 te başlayan Gazze Filistin savaşında Siyonist İsrail’e destek amacıyla savaş gemilerini İsrail kıyılarına demirleyen, asker, silah, mühimmat ve lojistik destek sağlayan ABD, Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya, Hindistan, Kanada, Arjantin ve diğer İşbirlikçi ülkeler İsrail’in ne kadar suç ortakları ise, Gazze’ye temel gıda ve ihtiyaç maddelerinin girişini sağlandığı tek giriş kapısı olan Refah kapısını kapalı tutan başta Mısır hükümeti ve İslam coğrafyasının Hükümet ve devlet başkanları da İsrail’in suç ortaklarıdır. Mısır ya tek başına, ya da İslam coğrafyasının devlet ve hükümet başkanlarını veya İslam İş birliği Teşkilatı, Birleşmiş Milletler (BM), UNESCO, OECD, DSÖ, AGİT ve Avrupa Konseyi gibi uluslararası kuruluşları harekete geçirerek vakit kaybetmeden acilen Refah kapısının açılması için insani bir rol üstlenmelidir. Çünkü Gazze halkını sadece Siyonist İsrail tarafından atılan bombalar öldürmüyor. İçinde sağlık, temel gıda ve ihtiyaç maddeleri bulunan binlerce tır İsrail izin vermediği gerekçesiyle Mısır Refah kapsında bekletildiği için Gazze’de insanlar tedavi olacak ilaç bulamamakta,11 binden fazla yaralı Gazze’li ameliyat olamamaktadır. Yine 100 binlerce Filistinli sağlıklı gıdaya ve içecek suya erişim sağlayamadıkları için ölüm ile burun buruna gelmektedir. Gazze’de anneler çocuklarının açlıktan ölmemesi için otla beslemeye, yine Gazze halkı açlıktan ölmemek için at, eşek, kedi köpek gibi yenmesi haram olan hayvanları yemek suretiyle hayata tutunmaya çalışmaktadır. Bilindiği üzere Siyonist İşgalci İsrail tarafından 7 Ekim’den bu yana özellikle bilinçli olarak çocukların ve kadınların hedef alınmasıyla 12 bini çocuk, 8 bini kadın olmak üzere 28 binden fazla eli silah tutmayan masum Filistinli şehit edilmişken, 67 binin üzerinde Filistinli yaralanmış veya sakat bırakılmışken, binlerce ceset bina yıkıntılarının ve moloz yığınlarının altında çürümeye bırakılmışken savaşlarda kullanılması yasak olan bombalar Gazze halkının yerleşim alanları, hastaneleri, mabetleri, ekmek fırınları, Pazar yerleri, okulları, üniversiteleri yerle bir edilirken 2,5 Milyon Gazze halkının 2 milyona yakını göçe zorlanırken Ayrıca göçe zorlanan ve güvenli bölge olarak gösterilen mülteci kampları da bombalanarak Gazze halkının sığınacağı neredeyse güvenli bir bölge kalmamışken Gazze halkının tek kurtuluş kapısı olan Refah kapısının açılmaması, temel gıda, su, ilaç, elektrik, gibi insani gereksinimlerden mahrum bırakılması ölüme mahkum edilmesi demektir. 18 yıldan beri bir 362 km kareye sıkıştırılan ve kuşatma altında tutulan Gazze 127 günden beri Siyonist işgalci çetenin bombalı saldırıları ile kuzeyden güneye, güneyden kuzeye artık tabir caiz se toplu mezarlığı andırmaktadır. Her gün ortalama 25o çocuk, kadın, yaşlı eli silah tutmayan masum halk hunharca şehit edilmesi artık gittikçe vakayı adiye görülmeye başlamış, bu vahşeti durdurma gayreti yerine öldürülenlerin ve yaralananların istatistiki bilgileri verilerek yetinilmektedir. Bilindiği üzere daha savaşın başlangıcından itibaren ABD, AB, de Batılı devletler zalim İsrail’den yana olma, mazlum Gazze halkının karşısında yer alma tavrını belirlemiş, destek amacıyla İsrail kıyılarına savaş gemilerini, ayrıca Hamas’a karşı İsrail saflarında savaşmak üzere paralı askerlerini gönderme kararlılığını göstermişlerdir. Buna paralel olarak, Birleşmiş Milletler (BM), UNESCO, OECD, DSÖ, AGİT ve Avrupa Konseyi gibi uluslararası kuruluşlar işlenen insanlık dışı soykırım karşısında vahşet saldırılarını durduracak, Gazze’ye insani yardımı sokacak ciddi bir adım atmayarak, Gazze halkına karşı uygulanan soykırıma seyirci kalmayı tercih etmişlerdir. Ne yazık ki 1 milyar 7 yüz milyonluk nüfus yoğunluğu, geniş coğrafi alanı, güçlü ekonomik durumu ve insan kaynakları açısından değerlendirildiğinde Birleşmiş Milletlerden sonra hacim itibariyle en zengin ve en büyük teşkilat olan, BM’ de temsil edilen 57 İslam Ülkesinden oluşan; Özgür Filistin’i ve Özgür Kudüs’ü inşa etmek amacıyla kurulan İslam İş Birliği Teşkilatının da farklı bir davranış ortaya koymaması 8 Milyonluk İşgalci çetenin vahşetini soykırımını durduracak bir adım atmaması son derece utanç verici bir hal almıştır. Hâlâ 500 bin Gazze ’linin bulunduğu Gazze’nin kuzeyi adeta bir ölüm kampına dönüştüğü, bazı bölgelerde cenazelerin sokaklara saçıldığı, cenazelerin kepçelerle toplanması, kepçelerle üzerlerinin toprakla kapatılması ile insan kanını donduracak görüntüler karşısında ne yazık ki bir türlü yöneticilerin vicdanları bir türlü harekete geçememiştir. Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından 1948 tarihli Birleşmiş Milletlerin (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ne istinaden 29 Aralık 2023 tarihinde Uluslararası Adalet Divanı (ICJ) nezdinde açılan davanın ara kararında Filistin toprakları üzerinde Gazze halkına yönelik olarak, vahşet, soykırım, etnik temizlik ve zorla göç ettirme gibi İsrail tarafından işlenen suçlardan dolayı mezkur Mahkemenin Siyonist İsrail’in soykırım suçu işlediğine bu sebeple savaşın durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir konulmasına hükmetmesine rağmen hala İslam coğrafyası yöneticilerinin Soykırımcı İsrail ile normalleşme süreçlerinden vaz geçmemiş olmaları siyasi, askeri ve ticari ilişkilerini sürdürmeleri bırakın Müslümanlığı insanlığın hangi noktaya geldiğinin göstergesidir. Siyonist Netenyahu İsrail Filistin savaşındaki hedeflerini Gazze'yi tamamen insansız hale getirmek ve Hamas'ı yok etmek olarak kamu oyuna deklare etmesi ve şu anda savaşın hız kesmeden devam etmesi karşısında; İslam ülkelerinin liderleri, uluslararası kurum ve kuruluşlar bu insanlık dışı vahşet ve soykırım karşısında daha ne kadar sessiz kalabilecekleri gerçekten merak konusudur. Bebekler, çocuklar, kadınlar eli silah tutmayan halk açlıktan kırılırken atılan bombalarla soykırıma varan insanlık dışı vahşete kurban edilirken insanlık bu utancı daha ne kadar taşıyabilecektir? Siyonist İsrail’in izin vermediği gerekçesiyle sağlık, Temel Gıda ve İhtiyaç maddelerinin yüklü olduğu tırların Refah Sınır kapısından Gazze’ye sokulmadığı için anestezi olmadan ameliyat edilen, binlercesi ampute olan çocukların feryatları vicdanları ne zaman harekete geçirecektir? Bırakın Gazze’ye asker, silah ve mühimmat göndermeyi dünyanın dört bir yanından gelen ve refah kapısında yığılan yardım malzemelerini ulaşımını engelleyen Mısır bu vebalin altından nasıl kalkacaktır? Lahey Uluslararası Adalet Divanında soykırımcı olduğu tescillenen Siyonist çetenin gözdağı vermesinden çekinerek, Refah sınır kapısının açılmamasının ve yardımların Gazze’ye sokulamamasının sorumlusu olarak Mısır’ın da gösterilmesi sebebiyle gelinen noktada Mısır hükümeti artık yardımların engellenmesiyle açlıktan, ilaçsızlıktan dolayı ölen ya da mağdur olan her bir Filistin vatandaşının vebalini yüklenmenin onursuzluğundan nasıl kurtulacaktır. Mısır yönetimi Siyonist İsrail tarafından Gazze’de işlenen insanlık vahşetinin ortağı olmamak ya da insanlığın lanetine uğramak istemiyorsa Refah kapısını Günah kapısına çevirmekten vaz geçmeli, kapının açılışını gerçekleştirecek siyasi, askeri ve fiili adımı derhal atmalıdır. Mustafa KIR Ankara Sivil Toplum Platformu Başkanı
|
134 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |